15 Ağustos 2014 Cuma

İlham ve Ben

Yine çok ara verdim... :( ancak bu sefer çevresel faktörler sebep oldu. Son yazımdan bu yana hayatımda o kadar çok şey değişti ve farklılaştı ki. Gerçi, hayat dediğin şey oldukça dinamik bir süreçtir. Bugünün düne benziyorsa yandın demektir. Ancak bazen dün ile bugün çok farklılaşabiliyor. Bu olumlu da olabilir, olumsuz da. Nereden ve nasıl baktığına bağlı. İşte en son yazımdan bu yana nereden ve nasıl bakıldığına bağlı olarak benim hayatımda inanılmaz farklılıklar oldu. Güzel ve mutlu anlar, tatsız anlar, üst üste gelen ve çözülmesi eşit aciliyette olan vakalar, "yok canım daha neler" dedirten durumlar...
Neyse ki bir nebze de olsa eski yaşantıma döndüm (dönüyorum desek daha yerinde olur gerçi). Tek bir eksik var, o da kısa sürede olur nasılsa.
Bu akşam uzun süredir ayırmadığım kadar vakit ayırdım çalışmalarıma. (Kızım artık öğlen uykusunu terk etti. Bunun yerine akşamları erkenden yatmaya karar verdi.Yalan yok, benim de işime geldi.) Projelerimi eş zamanlı sürdürdüğüm için önce tabi hangi çalışma ne aşamadaydı diye biraz düşünmem gerekti. Sonra iki gündür beklediğim ama inat edip de gelmeyen ilhamı çağırdım. Sağ olsun bu akşam beni kırmadı ve vaktinde geldi. :)
Bu zoraki uzun arayı vermeden önce karınca hikayemi çok ihmal ettiğimi ve tüm enerjimi bitmek bilmeyen (hala adı yok) ve uzun soluklu olan projeme ayırdığımı fark ettim. Bu nedenle bu gece gelen ilhamı Ames ve Termes için değerlendirmeye karar verdim. Sağ olsun ilham, bir geldi pir geldi. O da özlemiş demek ki...
Ames ve Termes'in hikayesini en son yazıp resimlemek üzere bir kenara kaldırmıştım. Ana kahramanları çizip bırakmıştım. Bu gece hikayeyi resmetmeye başladım. Henüz bitmedi, daha ilk taslak çizimleri bile bitmedi. Ancak yeniden çalışmaya dönmüş olmanın dayanılmaz şevki ile bloğuma kayıt düşmek istedim. (Artık seni bir günlük olarak görüyorum, sevgili bloğum.) Bu gece ki çalışma temposu ile sanırım iki gün sonra renklendirme için hazır olur Ames ve Termes. 
Bu hikayede diğer çalışmalarımdan farklı olarak renklendirmeyi Illustrator denen ve deha Photoshop'un kardeşi olan programda yapmayı planlıyorum. Daha sağlıklı renkler (baskı ve ekran arasında daha az fark) elde edebileceğimi söylediler bana. Bakalım bu programda ne kadar başarılı olurum. Ancak bu gibi çalışmalarda Illustrator programının daha yaygın kullanıldığını ve asıl bu programın kullanıldığını öğrendim. Artık bu hikayemi renklendirirken bir vesile ile yeni bir program öğrenmiş olurum. :)
Bak şimdi üzüldüm. Ben Illustrator programının default olarak CMYK çalıştığını sanıyordum. Meğer onu da ayarlamak gerekiyormuş.:( Umarım her defasında ayarlamaya gerek olmaz. Çünkü baskı alınacaksa renkli bir şeyden, RGB değil de CMYK çalışmak gerek. Yok ayarlamayı unuttuysan ve çalışma bittikten sonra CMYK seçiyorsan, renkler hiç arzuladığın gibi görünmüyor sana (olması gerektiğinden daha koyu basılır)...:( Başıma geldiği için biliyorum. RGB çalışıp bu şekilde baskı almayı planlıyorsan da, nihai ürünü elinde incelerken yüzün asılabilir. Aynı nedenden dolayı. Bunun sebebini merak ettim ve az önce araştırdım. Şöyle açıklıyorlar: Bilgisayar ekranı RGB (red, green, blue) yani üç renkli ve bu renklerin karışımları ile çalışırmış. Baskı makinelerin çoğu ise CMYK (cyan, magenta, yellow, black) renkleri kullanırmış. Yani, çalışmayı RGB olarak bitirip baskı almayı istediğinde bile baskı makinesi bu renkleri CMYK olarak çeviriyor ve yine arzulamadığın renkleri görüyorsun baskıda. RGB ışıksaldır, CMYK ise maddeseldir diye açıklıyorlar bu durumu. İşte tüm hikaye burdan çıkıyor... 
Bu arada kısa bir not düşmek istiyorum. Diğer kitaplarımın demo baskıları hala alınamadı. Bir takım öngörülmez vakalar gerçekleşti ve ertelendikçe ertelendi. Ancak ertelendi demek iptal edildi demek değil elbette. En kısa zamanda demolar gelecek ve tabi ki onun mutluluğunu da bloğumda paylaşacağım. :) 
Ah ilham, konudan konuya atlattın beni bu gece. Geldiğin iyi oldu, çok sevindim. Hadi şimdi git. Yarın yine aynı saatte bekliyorum seni...:)