7 Mart 2014 Cuma

Eskilerden Yenilerden

Bu akşam kızım uyuduktan sonra eşimin ısrarları üzerine çekmecemi toplamaya karar verdim. Eşimin demesine göre "ne var ne yok çekmeceme tıkıştırıyormuşum". Halbu ki benim çekmecem değil mi? İstediğim gibi kullanırım... :) Neyse ki çok ısrar etti bende hadi toparlayayım madem diyerekten girdim çekmecemin içine. Eskizlerime rastladım. Defter dolduğundan uzun süredir elime almadım. Bu akşam şöyle bir göz gezdirdim neler çizmişim vakti zamanında diye. Hoş vakti zamanı derken çok geçmişe gitmek doğru olmaz. Şunun şurasında belki bir yıl, belki bir yıldan da az bir zaman zarfından bahsediyorum. 
Resime merak saldığımdan beri farklı kaynakları takip ettiğimi daha önceki kayıtlarımda belirtmiştim. Güzel resimin, güzel bir çizim ile başladığını yine kaynaklarımdan birinde okudum. Hatta cümle şöyleydi: "İyi bir çizim kötü bir resimi kurtarır, ancak iyi bir resim kötü bir çizimi kurtaramaz" (cümlenin aslı ingilizceydi). İşte bende fırsat buldukça eskiz defterim ve kalemimi elime alır bir iki çizim yaparım. O anda gördüğüm bir şey de olabilir veya tamamen zihinden bir şey de olabilir.
Bu aşağıda görülen ilk çizim (baş hareketleri) takip ettiğim bir kaynağın alıştırma amaçlı yapılması tavisye edilen bir çalışmadır. Başın farklı hareketlerini doğru verebilmek için bir kaç ayrıntıdan bahsediyor. Yüzün merkez çizgisi, kafatası oranları vs. 
Leonardo Da Vinci'nin kusursuz insan çemberinde de insan yüzüne dair belirtilen altın oranlar...iki göz arasında bir göz kadar mesafe olduğu, göz bebeklerinden dik bir çizgi indirirseniz ağız kenarlarına denk geldiği, göz iç kısımlarından dik çizgi indirdiğinizde burun kenarlarına denk geldiği, burun kanatlarından kulak memelerine olan mesafenin burundan çene altına kadar mesafeye eşit olduğu, kesik baş mesafesi vb. Bu oranları belkide çoğu insan biliyordur. Belki de bilmiyordur. Çizim ile uğraşan insanlar biliyordur. Çünkü hemen her kaynakta bu oranlardan ve mesafelerden bahsedilir muhakkak. 
Bana hep çok ilginç gelmiştir bu durum. İnsan anatomisinin matematiğe uyarlanması. Hatta daha da ileri gidip geometriye uyarlanması. Çünkü insan uzuvlarının çoğu basit haliyle çizildiğinde silindir ve dairelerden oluşuyor. Sadece insan değil hayvan çizimleri de basit olarak kağıda döküldüğünde silindir ve dairelerden, üçgenlerden meydana gelir. Daha sonra detay çalışınca, kasları vs, çizim geometrik bir karmaşa olmaktan çıkar ve ulaşması beklenen asıl canlıya benzer. :)
Şimdi aklıma bizim köyde ki bir amcanın bir sözü geldi. Seneler önce birisiyle sohbet ederken kulak misafiri oldum ve bu cümleyi işittim. "Herşeyin kökeni matematiktir. Tarih, coğrafya aklına gelen her şeyin altında matematik vardır. Matematik o yüzden çok önemlidir" demişti Hasan Amca. O vakit çok komik gelmişti bana bu söyledikleri. Şimdi düşündüğümde benim vakti zamanında cahilce edilmiş bir lakırdı olarak tanımladığım cümleler anlam kazanmaya başladı.
Yine daldım gittim :) Bu alttaki eskiz ise yapılması tavsiye edilen alıştırmalardan sıkılmış olsam gerek ki burundan sonra göz ve kaş ile dalga geçmeye başlamışım :) Farklı bir bakış açısı. Altın orana isyan ettiğim andır bu :)
Son dönemde çok severek okuduğum bir kitapta kitabın kahramanı da Da Vinci'nin mükemmel insan çemberi ile pek uyum sağlamadığından bu çemberi ve içinde ki insanı red eder. Leonardo biraz daha yaşasaydı çemberi yeniden tasarlaması gerektiğini anlardı diye de düşünmeden edemez. :) Çok eğlenceli bir kitap, okumanızı tavsiye ederim. (İhsan Oktay Anar - Galiz Kahraman)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder